Rusya’nın Moskova’dan sonra ikinci büyük şehri olan Saint Petersburg aynı zamanda Avrupa’nın da 4. büyük şehridir. Saint Petersburg nerede derseniz kent, Moskova’nın 715 kilometre kuzeybatısında yer alan kent, Neva Nehri ile Baltık denizinin kavuştuğu yerde bulunmaktadır. Beş milyona yakın nüfusuyla tam bir Avrupa şehri olan St Petersburg, 1917 yılına kadar Rusya’ya başkentlik yapmıştır. Tam olarak 42 adanın birleşmesiyle kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana 3 kez isim değiştiren şehir, Petrograd ve Leningrad olarak da bilinir. Her ismin ayrı bir hikayesi vardır. St. Petersburg ismini, Rusya’nın en önemli askeri lideri ve çarı olan 1. Petro’dan almıştır. Osmanlı tarihinde deli Petro olarak bilinen 1. Petro, St. Petersburg şehrinin kurucusudur.
Şehir bir nevi kale olarak İskandinavya’dan gelebilecek saldırılara karşı kurulmuştur. Petersburg nerede kurulduğu bu açıdan önemlidir. 1. Dünya Savaşı sırasında Rusya’nın Almanya ile savaş halinde olmasından dolayı Almanca olan St. Petersburg isminden vazgeçilerek şehre Petrograd ismi verilmiştir. Komünist devrimden sonra Rus sosyalist devrimci Vladimir Lenin şerefine şehir, Leningrad ismini almıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, Boris Yeltsin döneminde, şehir ilk ismi olan Saint Petersburg ismine tekrar kavuşmuştur. Şehir 1703 yılında kurulmaya başlanmış, binlerce işçi ve sanatçının çalışmasıyla inşa edilmiştir. Uzun yıllar süren yapım aşamasında birçok kişinin de öldüğü söylenmektedir. Avrupa’dan özel getirilen mimar ve mühendislerin çalışmalarıyla tamamlanan şehirde çok sayıda kanal ve köprü yapılmıştır. Bugün hala şehirde 95 kanal ve 400 köprü bulunmakta. Bu köprülerden 21 tanesi açılıp kapanabiliyor.
Saint Petersburg şehri mimari yapısıyla tüm Rusya şehirleri arasında en Avrupai görünüme sahip şehir olarak bilinir. Barok tarzı mimari yapıya sahip şehir; köprüleri, kanalları, zarif binaları, müzeleri ve geniş bulvarlarıyla dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Şehrin nehirler ve göllerle kaplı oluşu bugün bile hala şehrin sel baskını yaşaması adına korkutucudur. Tarihinde birçok kez sel baskınlarıyla karşı karşıya kalan şehirde büyük su bentleri yapılarak kısmen de olsa bu tehlikenin önüne geçilmiştir. Şehirde halk tarafından kendi anadilleri konuşulmakla beraber oteller ve restaurantlar haricinde İngilizce bilen kişi sayısının çok da fazla olduğu söylenemez. Para birimleri rubledir, TL ile kıyaslandığında, 1 TL yaklaşık 40 rubleye karşılık gelir.
Liman şehri olmasından dolayı gemi tersanelerinin bolca bulunduğu, petrol satışlarının da yoğun olduğu St. Petersburg, Rusya’nın ticari kalbidir. Şehirde ayrıca uçak imalatı, kimya ve tekstil önemli sektörler olarak karşımıza çıkar. Sanata, edebiyata ve tarihe her köşesinde rastlayabileceğiniz St. Petersburg birçok ünlü yazarında kitaplarına konu olmuştur. Dostoyevski, Puşkin ve daha nice yazarın yaşadığı ve evlerinin müze olarak gezilebildiği şehir her yıl binlerce turisti kendisine hayran bırakmaktadır. Şehrin armasında görülen çapraz şeklinde duran iki çapa, 1. Petro tarafından cennetin anahtarları olarak belirtilmiş ve Sen Petersburg bunu görüntüsüyle tamamen hak etmiştir.
Şehirde o kadar çok görülecek yer vardır ki ne kadar gezseniz de bitiremezsiniz. Sarayları, çeşmeleri, heykelleri ve kiliseleriyle en küçük detay bile düşünülerek inşa edilmiş, bu şehir Batıya kafa tutarcasına heybetli olarak tasarlanmıştır. Her yıl iki ay beyaz gecelerin yaşandığı, bu dönemde güneşin batmasına hasret kalınan şehir, bu özelliğiyle de turistlerin gözdesidir. Beyaz gecelerde saat 03:00 ’te doğan güneş, 24:00’te batıyor ama tam bir gece karanlığı hiçbir zaman yaşanmıyor. Tam bir doğa güzelliği olan bu olay şehre ayrı bir büyü katıyor. Tarihi ve sanat eserleri ile de ilgi odağı olan şehir, aynı zamanda UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesinde de yerini alıyor. Siz de bu muhteşem St. Petersburg şehrine gitmeyi düşünüyorsanız, tatilinizi uzun tutmanızda fayda var.
Moskova
Kaliningrad