Paris'in Sadece Eiffel Kulesinden İbaret Olmadığının 10 Kanıtı

Paris’e uçak bileti alarak Charles de Gaulle veya Orly Uluslararası Havalimanlarından birisine indiğinizde sizi karşılayacak olan; son derece düzenli ve Avrupa ölçeğine göre büyük iki havalimanı olacaktır. Özellikle Charles de Gaulle ya da diğer adıyla Roissy Havalimanı, Orly’e göre çok daha büyük ve 24 saat yaşayan bir havalimanıdır. İstanbul’dan Paris’e uçak bileti alarak yaklaşık 3.5 saat sonra ulaşacağınız ışıklar şehri Paris ise gündüz ve geceleri ile dışarıda sizi beklemektedir. THY’nın da direkt uçuşlarını gerçekleştirdiği Charles de Gaulle Havalimanından Paris’in şehir merkezinde de kullanabileceğiniz RER adı verilen tren, yarım saatte bir kalkan Air France Shuttle, 20 dakikada bir kalkan Roissybus veya taksi ile kolaylıkla şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Eğer 3-4 kişilik bir grupsanız, taksi ile ulaşım çok daha rahat olacaktır.

Paris’e bir seyahat planlayarak uçak bileti aldığınızda aklınıza ilk gelenin ünlü Eiffel Kulesi olduğunu biliyoruz. Ancak çoğu Parisien’in “bir demir yığını” olarak tanımladığı Eiffel Kulesini gördükten ve en tepesine asansörle çıkarak tüm Paris’i ayaklarınızın altına aldıktan sonra şehirde mutlaka görmeniz gereken yerler var. İşte Paris’te Eiffel Kulesini gördükten sonra yapmanız gerekenler;

 

1- LOUVRE MÜZESİ

Concorde Meydanının tam ortasında bulunan ve 666 adet cam kareden oluşan Cam Piramit ya da Grande Pyramide, Louvre Müzesine giriş yapmanız gereken noktadır. Aslında 1204 yılında Philippe Auguste tarafından saray olarak inşa edilen Louvre, o zamanlar tarihe dünyanın en büyük sarayı olarak geçmiş. 14.yy. da Fransa Kraliyet Ailesinin yaşadığı saray, 15. yy.da Loire kıyısına taşınınca Louvre terk edilmiş ve bakımsız kalmış. İlk kez İtalyan sanatçıların tablolarının sergilenmesi ile müze olarak kullanılması gündeme gelen saray 1793 yılında resmi olarak müze yapılmış, ancak bugünkü hali 1932 yılında tamamlanmış. Bugün 7 ana galeriden oluşan Louvre, sergilediği eserlerle dünyanın en önemli müzelerinden birisidir. Tadına vararak gezmenin en az 2 gün alacağı Louvre Müzesinde bulunan en önemli eser ise; Leonardo da Vinci’nin ünlü Mona Lisa tablosudur. Fotoğraf çekimin serbest olduğu Mona Lisa Tablosu, özel bir camekanın ardında sergilenmekte ve müzenin önü el kalabalık eseri ünvanını taşımaktadır. Resim ve heykel bakımından çok zengin olan müzede Yunan Galerisi, Mısır Galerisi, Leonardo da Vinci’nin eskizlerinin olduğu galeri, Dante’nin Cehennem Üçlemesinden esinlenerek Rodin tarafından yapılan dev boyuttaki Cehennem kapısı ve Milo’nun Venüs Heykeli mutlaka görülmelidir.

 

 

2-NOTRE DAME KATEDRALİ

Victor Hugo’nun ünlü eseri Notre Dame’in Kamburu’nu okuyup okumadığınızı bilmiyoruz ama romanın ana kahramanı olan kambur zangoç Quasimodo’nun izini sürmek için Fransız gotik mimarisinin en mükemmel eseri olan Notre Dame Katedrali’ni mutlaka görmelisiniz. Meryem Ana’ya ithaf edilen katedral, hemen Seine Nehri kıyısında Ile de Cité üzerinde bulunur. Katedralin batı cephesi, en önemli kısmıdır. Güney Kule’de 1682 yılında dökülen Notre Dame’ın Emmanuel isimli çanı bulunur. 1789 Fransız Devriminde diğer çanlar top yapılmak üzere eritilmiş, sadece Emmanuel geride bırakılmıştır. Kuzey ve Güney Gül Pencereleri ise yaklaşık 10 metre çapında vitraylardan oluşan pencerelerdir ve önünde bebek İsa’yı taşıyan Meryem Ana heykeli bulunur. Krallar Galerisinde ise Yahuda ve İsrail’in 24 kralının heykelleri koridor boyunca sıralanır. Notre Dame Katedrali’nde göreceğiniz payandalar ise katedralin sürekli tamirde olduğu izlenimini verse de aslında gotik mimaride kullanılan ince duvarlarda zaman içerisinde oluşan çatlakları önlemek için bugün bu destekler kullanılmaktadır.

 

 

3-MUSEE d’ORSAY VE CENTRE de POMPIDOU

Paris’in diğer iki önemli müzesi; bir devlet müzesi olan Musee d’Orsay ve contemporary sanat eserlerinin sergilendiği modern sanat müzesi Centre Georges Pompidou’dur. Musee d’Orsay’da Fransız ressam ve heykeltraşlarının eserleri sergilenmektedir. Bunlar arasında Fransız Monet, Degas, Renoir ve Cezanne gibi ressamlar ve Rodin, Gaugin ve Camille Claudel gibi heykeltraşlar bulunmaktadır. Centre de Pompidou ise modern sanat meraklılarının Vatikan’ı olarak adlandırılan ve çok büyük bir de kütüphanesi bulunan merkezdir. Açıldığı 1977 yılından beri tam 180 milyon kişinin ziyaret ettiği müze, ilginç mimarisi ile de dışarıdan dikkat çekmektedir.

 

 

4-CHAMPS-ELYSEES BULVARI

Dünya moda merkezi Milano şehri olarak kabul edilse de Champs-Elysees Bulvarı’nın alışveriş tutkunları arasında başka bir yeri bulunur. Paris’in en ünlü bulvarı olan cadde adını Yunan mitolojisinde cennet olarak adlandırılan Elysion Ovalarından almıştır. Bulvar Mısır’da getirilen Luksoz Dikilitaşının olduğu Concorde Meydanı’ndan başlar ve Arc de Triomphe yani Zafer Takı’nın olduğu Charles de Gaulle meydanında biter. 1709 yılında daha önce tarla olan alan üzerine yapılan bulvar üzerinde dünyanın en ünlü markalarının olduğu mağazalar yer alır. 1838 yılında mimar Jacques Hittorff tarafından dizayn edilen sokak lambaları, bugün halen Champs-Elysees Bulvarını süslemektedir.

 

 

5-PARIS METROSU

Paris metrosu, özellikle şehir merkezindeki durakları ile adeta bir sanat galerisidir. Bugün 16 ayrı hat ile Paris’i adeta saran Paris Metrosu toplam 214 km. uzunluğundadır. 1900 yılında hizmete giren metro, bugün Paris şehrinin sembollerinden birisidir. Art Nouveau mimariden esinlenerek inşa edilen Paris Metrosunda mimar Hector Guimard tarafından dizayn edilen metro giriş tabelalarından şehir merkezinde bulunan 86 sı orijinal haliyle korunmaktadır. Fransız RER trenlerinin 1960 yılından beri bağlandığı Paris Metrosu ilk kurulduğu yıldan beri Metropolitain şirketi tarafından işletilmektedir ve metro girişlerinde de bu tabela bulunur. Özellikle Louvre Müzesi’nin olduğu metro istasyonunda bekleme yerinde müzeden eserler sergilenmektedir.

 

 

6-SEINE NEHRİ

Paris şehri Seine nehri kıyısına kurulmuştur. 776 km. uzunluğundaki nehir, aynı zamanda Fransa’nın ikinci büyük nehridir. Seine Nehri kıyısında yaşam günün her saatinde çok canlıdır. Ancak turistik teknelerle yapılan Seine Nehri Turu, şehri ve muhteşem köprüleri bir de tekneden görmek için idealdir.

 

 

7-PIGALLE ve MOULIN ROUGE

Kırmızı Değirmen, yani Moulin Rouge’u dışarıdan olsa bile görmeden Paris’den dönülmez. Paris’in bohem bölgesi Montmarte civarında bir mahalle olan Pigalle, Amsterdam’ın Red Light Distict’i gibi Paris’in Red Light Bölgesi’dir. Erotizm Müzesi’nin de bulunduğu Pigalle’i ise en iyi şarkılarda bu bölgede büyüyen Editte Piaf anlatır.

 

 

8-SAINT GERMAIN des PRES ve QUARTIER LATIN BÖLGELERİ

Saint Germain des Pres caddesinin meşhur sandalyeleri dışa dönük kafelerinde, garsonlardan azar işiterek kahve içilmeden Paris’den dönülmez. Cafe de Flore ve Cafe deux Margot özellikle tavsiye edilir. Pierre Herme’de ise orijinal Paris makaronları yenmelidir. Quartier Latin yada diğer adıyla İtalyan mahallesi Paris’de yoğun olarak öğrenci ve ressamların oturduğu bohem semttir. Kafeleri daha uygun fiyatları ve nazik garsonları ile Saint Germain kafelerinden daha popülerdir. Ancak en güzel tarafı bu kafelerde otururken karşı masanızda Isabelle Huppert veya Juliette Binoche’un oturmasıdır.

 

 

9-MONTMARTE ve SACRE COURE TEPESİ

Paris’İn en yüksek rakımlı bölgesi olan Montmarte, aynı zamanda Jena-Pierre Jeunet’in Amelie filminin tamamının çekildiği yerdir. Paris’i Eiffel Kulesinden daha iyi görebileceğiniz bir manzaraya sahip olan Sacre Coure Tepesi ve Bazilikası’na çıkış ise finikülerlerle veya yüzlerce basamakla gerçekleşmektedir. Montmarte’da yaşadıkları dönemde stüdyosu bulunan ünlü ressamlar ise Pablo Picasso, Salvador Dali, Claude Monet, Vincent van Gogh ve Amedeo Modigliani’dir.

 

 

10-PALAIS GARNIER- PARIS OPERA BİNASI

1923 yılından beri Paris Anıtları arasında resmi olarak yer alan Palais Garnier, eklektik mimarlığın en büyük anıtıdır. 1861 yılında 36 yaşındaki genç mimar Charles Garnier tarafından ilk eseri olarak yapılan bina, bugün Paris Devlet Opera ve Balesi’nin ana binasıdır. Opera binasının içini gördüğünüzde bugüne kadar gördüğünüz hiç bir opera binası ile kıyaslayamayacağınız güzellik ve ihtişamda olan binayı sadece gezmek bile ücrete tabiidir ve Paris’e uçak bileti alarak gelmenizin en iyi sebeplerinden birisidir.

Sırakadaki Blog

Bu Kategorideki Diğer Bloglar

Blog ile ilgili Şehirler

Ucakbileti.com, Akdeniz Pe-tour Turizm Tic. A.S. adına Türsab A1679 belge mumarası ile kayıtlı, A sınıfı belgeye sahip seyahat acentesidir.
Ucakbileti.com işlemleri Akdeniz Petour Turizm Seyehat Tic. A.S 8822861 IATA Kodu ile yapılmaktadır.
X
Yeni Üyelik
Kayıt
Zaten Üyeyim
Şifremi Unuttum
Email Gönder